Sayfalar

8 Aralık 2017 Cuma

SU, HASTALIKLAR VE FİLTRESİ


"SU" VE "HASTALIKLAR" VE "FİLTRESİ"



Yukarıdaki videonun Türkçesini herkes için çevirdim. Başta gördüğünüz sayılar videodaki dakikaları gösteriyor. Hep birlikte bizi ayırdıkları sağlığımıza yeniden kavuşabilmemiz için önemli bir ilk adım olduğuna inandım. Ben üşenmedim çevirdim, siz de üşenmeyin okuyun veya İngilizce bilenleriniz dinlesin. Doktorun söyledikleri Amerika ile sınırlı değil, tüm dünya için geçerli.  Vakit buldukça diğer hastalıklar için yayınladığı videoları da çevireceğim. Teşekkürler Dr. John Bergman.

“00:00-1:00”-- Youtube üzerinde pek çok konuşmam var. Bu akşam kolay bir konumuz var. Sudan bahsedeceğiz. Pekala. Su ne kadar zor olabilir? Bilirsiniz biraz hidrojen biraz oksijen. Aslında zor olan şu: Su filtresinden bahsederim, kullanılabilecek en iyi su filtresini açıklarım, suyunuzu niye filtrelemeniz gerektiğini ve vücudunuzun su için kullandığı fizyolojik süreçleri anlatırım diye düşünüyordum. Ama sonra bu iş karmaşık bir hal aldı. Suyumuzu neden filtrelememiz gerekiyor, su nereden geliyor, yarım litre Fiji suyuna neden 2 dolar ödemem gerekiyor ve bu iyi su mu? Sizin için daha iyisi hangisi? Sonra iş, içinde bulunduğumuz su krizini anlamaya geldi. Bir su krizi olduğunu biliyor muydunuz? Ben bilmiyordum. Bize 40 yıldır bir kuraklıktan bahsettiklerini biliyorum ama pek bir etkisini görmemiştim. Ama sonra şuna bakmaya başladık.

“1:01-2:00” -- Vücudumuzun ve gezegenimizin %70'i sudan oluşuyor. Bu miktar gezegenimizde hep bulunan su miktarı, bu miktar değişmedi. Güneşle buharlaşır, bulutlara yükselir ve yağmurla iner. İçeriz, yıkanırız, bahçemizi sularız, vs. Acı olan yanı şu: Su kaynaklarımızı tüketiyoruz. Gezegende aynı miktarda içme suyumuz varsa ve eğer tükeniyorsa, bu tükenişe sebep olan nedir? Öncelikle, eskiden sadece yüzeydeki suyla yaşardık, artık yeraltı sularını da kullanıyoruz. Her gün 30 milyar galon yeraltı suyu çıkarılıyor ve bu yerine geri konulmuyor. İki film seyretmenizi öneririm: Biri “Blue Gold World- Water Wars” diğeri “Tapped”. “Tapped” en moral bozucu filmlerden biri.

“2:01-3:00” -- Asla ama asla plastik şişe içinde su almayacak, su vermeyeceksiniz. Veya bir dükkana gidip plastik şişe içinde su almayacaksınız. Cam veya paslanmaz çelik kullanmak biraz zahmetli olacak ama sadece bu zahmete değer demiyorum, başka seçeneğiniz yok. Eğer bu gezegende yaşayacaksanız bu gezegendeki yaşama da yardım edeceksiniz. Mantıklı geliyor mu? Gelmiyorsa gidin o zaman, bana göre hava hoş. Bir saniye, bu gezegenden ayrılamıyorduk değil mi? Hayır. Sanırım buraya sıkışıp kaldık. Ne derler bilirsiniz, küresel düşün, yerel hareket et. Ama artık seçeneğimiz yok. Tamam mı? Fast food yiyip, sigara içip sonra da tansiyon ve kolesterol haplarını alarak yaşayamazsınız. Bu saçmalık. Daha erken ölürsünüz. Sağlıklı olmak istiyorsanız yaşam tarzınızı değiştireceksiniz. Findaspring.com sitesini tavsiye derim. Bazı gerçek kaynak sularının adresi veriliyor.

“3:01-4:00” -- Yani yeraltından doğal çıkan sular. En yakını burada Carlsbad'de ve bir galonu 50 cent, yaklaşık bir buçuk saatlik mesafede. Üç saatlik mesafede Hemet'te de bir tane var. Bu çok gerekli. Suyla ilgili bir şey var. Su gerçekten de benzersizdir. Suyun nasıl işlediğini hala bilmediğimiz bazı özellikleri var. 2012 yılındayız ve epey geliştik diye düşünebilirsiniz ama aslında epey geri kalmışız. Karanlık çağda yaşıyoruz. Suya baktığımızda şey... Maddeler genellikle soğuduğunda çeker. Metal, ahşap, tüm bunların belirli bazı özellikleri var. Ama su, yaklaşık 4 C derecede yoğunlaşır ve çöker. Soğuduğundaysa yüzeye çıkar.

“4:01-5:00” -- Biliyorum, hadi ya, diyorsunuz ama şöyle düşünün bu özelliği olmasaydı göller donup kaskatı olurdu ve tüm balıklar ölürdü. Yani bu olayın bir fonksiyonu var ve suyun bu şekilde davranmasını sağlayan tasarımında bir zeka var. Aynı zamanda su genel bir eritkendir, herhangi bir şey suyun içinde çözünür. Suyla oyulmuş kayaları gördünüz mü? Herçekten de epey düzgündür. Bundan başka, su sıkıştırılamaz. Hidrodimaği vardır, üç farklı hali vardır.

Ekrandaki yazı:
Eski insanlar suyun kutsallığıyla ilgili derin bilgi sahibiydi.
--
Bilim insanları suyun hafızasını araştırıyor
8 Aralık, 2011
Almanya, Stuttgart Üniversitesi Uzay Enstitüsü, suyun hafızası olduğu teorisini destekliyor. Bu iddia dünyaya bakış açımızı kökten değiştirebilir.
Su içtiğimizde atalarımızdan hangi mesajları alıyoruz
  • su varlığımızın ana kaynağıdır.
  • içimizdeki her bir hücenin ve lifin bir parçasıdır.
  • özümüzü teşkil eder
  • dünya, hayvanlar, insanlar ve bitkiler bir olur
  • milyonlarca yıldır dünya üzerinde aynı miktarda su bulunmaktadır

Yeni yeni şeyler öğreniyoruz çünkü unutmayın Karanlık Çağdayız. Kimyasal kullanarak fizyolojimizi değiştirmeye çalışıyorlar. Semptomları iyileştirmek için ilaç veriyorlar. Tylenol, Advil, Motrin, İbuprofen gibi şeyleri hiç duydunuz gibi saçma bir soru sorarsam beni bağışlayın. Bu kimyasalları duymuş muydunuz?

“5:01-6:00” -- Tylenol hariç, o biraz kendine özgü. Biraz komik. Tylenol nasıl iş görür biliyor musunuz? Onlar da bilmiyor? Klinik eczacılık bilimine bakarsanız, etki mekanizmasının anlaşılmaz olduğunu söyler. Diğer non-steroid ve anti-enflematuarların, “ben artık yapamıyorum” protokülünün üretilmesini engelleyerek eklem kıkırdaklarına zarar verdiğini biliyoruz. Yani tıbbın Karanlık Çağında eklem ağrısı için size eklemlere zarar veren ilaçlar verirler. Bu sizce saçma mı yoksa saçma mı? Anlayın işte, suyu incelerken bu türden bir teknolojiyi kullanıyoruz. Su bilgi saklayabilir, suda bilgi mevcuttur. Bunu nasıl yaptığını bilmiyoruz. İlaçların nasıl etki ettiğini bilmiyoruz, suyun nasıl bilgi sakladığını bilmiyoruz. Düşünceyi ölçebilir miyiz? Hayır.

“6:01-7:00” -- Ama beyin aktivitesini ölçebiliriz. Düşünceyi ölçecek teknolojiye sahip değiliz. Aslında ilginç. Şimdilerde Japonya'da, Almanya'da, Rusya'da, Amerika'daki bazı yerlerde bir araştırma yapılıyor. Suyun bilgiyi saklama kabiliyeti olduğunu buldular. Bazı yerlerde şöyle yaptılar. Aynı kaynaktan suyu aldılar ve aynı kavanozların içine koydular. Suya düşünce yönelttiler, su kristal formasyonlar oluşturdu, sonunda farklı kristaller ve farklı formasyonlar oluştuğunu gördüler. Bunun nasıl olduğunu bilmiyoruz ama ilginç bir şey var. Su, varlığımızın temelinde yer alır, vücudumuzdaki her hücrede mevcuttur. Dünyadaki her hayvanda vardır. Milyonlarca yıldır gezegenimiz aynı suyu kullanıyor. Eğer bir tür bilgi saklıyorsa bu nedir?

“7:01-8:00” -- İlginç bir çalışma. Dr. Emoto'nun çalışmasına bakalım. Çok zeki bir doktor. Bir sürü deney yaptı. Suya klasik müzik, rock müziği gibi ses dalgaları verdi, olumlu veya olumsuz düşünceler yöneltti. Kavanozların üzerine “senden nefret ediyorum” “senden hoşlanmıyorum” gibi yazılar etiketledi ve suda kristal oluşumlar belirdi. Aynı kaynaktan gelmesine rağmen suda farkı formasyonlar oluştu. Eskiden yapardık ama artık unuttuk gitti. Neden yemek duası yapardık? İki sebebi vardı: Yaratıcı Tanrı'nın size sunduğu berekete şükretmek için. İkincisi, bu yemek sizin bir parçanız olacaktı. Eğer bir parçanız olacaksa ona iyi davranmalısınız. Eğer gidip genetiğiyle oynanmış Doritos denen mısır cipslerinden yerseniz,

“8:01-9:00” -- gidip üstüne kemikleri zayıflatan fosforik asitle karıştırılmış yüksek fruktozlu mısır şurubu içerseniz, ben neyi tarif etmiş olurum? Diyet Cola ve Doritos'tan meydana gelen vegan yemeğini mi? Evet sağlığınızı bozmuş oluyorsunuz. Şuna bir bakın. Dua etmeden önce, dua ettikten sonra ve su, aynı kaynaktan. İşte ben de bunu kullanıyorum; sevgi, şükran ve neşe. Bunu neden yaptım? Bunu her elime aldığımda üstündeki yazıyı okuyorum ve zihnim aynı duruma geliyor. Bu size mantıklı geliyor mu? Bu önemli çünkü eğer gezegenimize, suyumuza ve kendimize sevgi, minnettarlık ve neşeyle yaklaşırsak sizce daha iyi bir yerde mi oluruz? Evet.

“9:01-10:00” -- Şimdi bir de gezegenimizde yol açtığımız vahşete bir bakalım. Hala sadece sudan bahsediyoruz. Aranızda kaç kişi Ogallala Suverenini duydu? Bu çok çok eski su, sekiz eyalete yayılır ama artık gitgide azalıyor. Bu sekiz eyalette yaşayan insanların %82'si bu çok eski suyu kullanır. Bu su bazen yerin binlerce metre aşağısından çıkarılır. İçme suyu olarak kullanılıyor, aynı zamanda %20'si yiyeceklerimizde kullanılıyor. Yani markete gittiğinizde gördüğünüz yiyeceklerin 3'te biri Ogallala Suvereniyle yetiştirilmiştir. Bu çok önemli ama aynı zamanda bitiyor. Geri dönüşen sudan 15 kat fazla su harcıyoruz. Ayrıca bu su zehirleniyor. Yerlatına pek çok bitki ve böcek öldürücü ilaç katılıyor.

“10:01- 11:00” -- Su seviyesi her yıl yaklaşık 1.5 cm artıyor ama biz onu yaklaşık 40 cm indiriyoruz. Şöyle düşünün, yatırdığınız paranın 30 katını çekerseniz banka hesabınız buna ne kadar dayanır? Suyun tamemen tükenmesine 45-50 yılımız kaldı. Yani hiç su kalmayacak. Bu suyu ya göllerden çalacağız ve kuzeyi berbat edeceğiz ya da su bulmak için başka bir şey yapacağız. Su geri dönenden daha hızlı tükeniyor. Zehirleyici tarım ilaçlarının büyük çoğunluğunun mısır yetiştirmekte kullanılan tarım ilaçlarından kaynaklandığını öğrendik. Aklınıza gelebilecek hemen her üründe mısır var. Arabalar için etanolde kullanılıyor, yüksek fruktozlu mısır şurubunda kullanılıyor ki bu Amerika'daki en yüksek kalori kaynağı. Genetiğiyle oynanmış yüksek fruktozlu mısır şurubu.

“11:01-12:00” -- Mısır yetiştirmekte kullanılan kimyasalların cenin gelişimini gerilettiğini, nörolojik sorunlara yol açtığını ve hastalıkların artmasına sebep olduğunu biliyoruz. Bir de hayvanlara bakalım. Ogallala Suverenine ne yapıyoruz? Gezegenimizdeki suya ne yapıyoruz? Yemek için hayvan yetiştiriyoruz. Avcı-toplayıcılıktan geldiğimizi söyleyebilirsiniz. Aslında bu tam olarak doğru değil. Aslında daha çok toplayıcı ve mızrağın yakınından geçerse avcıydık. Hayvanlar dayandığımız bir yemek kaynağı değildi. Ana kaynak toplayıcılıktı. Birkaç kabile söz konusuyken bu pek sorun değildi ama bu gezegende yaşayan 7 milyar kişiye ulaşınca, hayatta kalmak için besin kaynaklarımızı yeniden düşünmemiz gerekiyor.

“12:01-13:00” -- Gezegenimizdeki kıtaların %30'u hayvan yetiştiriciliğinde kullanılıyor. %30. 3'te biri, yani bitkiler için yeterince yer yok. Şöyle bir bakın. Tüm buralarda hayvan yetiştiriliyorsa bunlar bitkileri yiyor, eziyor. Bu pek ahenkli bir ortam değil. Yarım kilo et için 9000 litre su harcanıyor. Yaklışık 11.000 litre suyu saklamak istiyorsanız ve fast food yiyen biriyseniz 3 tane hamburger almayın. Hemen o anda 11.000 litre suyu kurtarmış olursunuz. İyi değil mi? Susuz kalacağımızı ve kaynaklarımızı doğru kullanmadığımızı anlarsak suyumuzu koruruz. Yarım kilo et için haftada 95 litre su harcanıyor. Bitki yetiştirmek çok daha verimli.

“13:01-14:00” -- Bunu çok seviyorum. Yarım kilo et yemeyerek, 6 ay yıkanmamış kadar su tasarrufu yaparsınız. İnsanları severim ama altı ay yıkanmazsanız benden uzak durmanızı tercih ederim. Tamam bunu gezegen için yaptığınızı anlarım, Tanrı sizi korusun. Ne yediğinizi tekrar düşünün. Vegan diyet günde 1135 litre su harcarken hayvansal besinler tüketmek günde 11.000 litre su harcar. Sadece daha fazla bitkisel ürün yiyerek bunu tersine çevirebiliriz. Et yemeyi tercih ederseniz o kadar sağlıklı olmayacaksınız. Şimdi sığır ve domuz çiftlikleriyle ilgili bir şey var. Eğer benim gibi 60'larda yaşadıysanız yediğiniz makarnadaki kıymanın bir ismi vardı. Küçük bir buzağının danaya dönüşmesi yıllar alırdı.

“14:01-15:00” -- Artık bunu yapmıyoruz. CAFO dediğimiz sığır çiftliklerimiz var. Orada bölmelerde yaşıyorlar. Onları daha hızlı büyüdükleri kapalı beslenme alanlarına tıkıştırıyoruz. Çok dar bir alanda yaşadıkları için hastalanıyorlar. İşte burası mühim çünkü hastalandıkları için onlara %70'i antibiyotikli yem veriyoruz. İşte antibiyotik direnci bulunan ürünler bunlar. İnsanlar bu yüzden daha büyük oralarda kanserden ölüyor. Hayvansal ürünler yersek hastalık oranının arttığını on yıllardır biliyoruz. Neden diye düşünmemiz gerekirdi. Fazla çalışma yok. İlk başlarda pankreasın hayvansal proteinleri sindirmek için normalinden daha çok çalıştığını sandık.

“15:01-16:00” -- Ama sonra etteki endotoksinleri anladık. Tavuk, balık veya biftek yediğimizde, bu ölü hayvanın üzerinde bakteriler bulunur. Bu bakterilerde endotoksinler vardır. Endotoksinler sistemik enflamasyona sebep olur yani yediğinizde endotoksinler ısıyla ölmez, böylece tüm damarlarda enflamasyon olur. Peki enflamasyon olan damarlar genişleyip sağlıklı damarlara mı dönüşür yoksa büzüşür mü? Büzüşürler, bu da daha az oksijen anlamına gelir. Peki daha az oksijende ne gelişir sizce? Kanser dediyseniz bildiniz. Ayrıca damarlar bu durumdayken kan basıncına ne olur? Aynı miktarda oksijen almak için tansiyon yükselir. Ama biz bu çılgın dünyada kalınlaşmış ve küçülmüş damarlara sahip et yiyen insanlara bakıp yüksek tansiyona sahip olduğunu görünce ne yapıyoruz? İlaç veriyoruz.

“16:01-17:00” -- Tansiyon düşürücü ilaç veriyoruz. Sonra nüfusumuza bakıp Aman Tanrım, Alzheimer salgın hastalık haline gelmiş diyoruz. Peki bunların yaşam tarzınızdaki tercihlerinizle doğrudan ilişkisi var mı? Evet. Bunlar domuz çiftlikleri, bunlar çok büyük havuzlar. Sadece dışkı yok, aynı zamanda kan var, yeni domuzların doğmasıyla çıkan plasenta var. Çok dar bir alanda yaşadıkları için kuyrukları kesiliyor, burunları kesiliyor, yani orada bir sürü vücut parçası var. İşte buralar CAFO, kapalı hayvan yetiştirme çiftlikleri, büyük havuzlar. İşte bunları temizlemeye çalışıyorsunuz.

“17:01-18:00” -- Ve geriye gübre gibi bir şey kalıyor, gübre gibi çünkü içinde antibiyotik, ağır metal, hayvan parçaları var. Bunlar çok ama çok toksik. Bu benim 60'larda büyürken bildiğim gübreden değil. Bu, antibiyotiğe dirençli bakterilerle ve ağır metallerle yüklü son derece toksik bir gübre. Onlar bu gübreyi alıp tarlalara püskürtüyor. İşte ticari üretilmiş sebzelerde bu gübreler kullanılıyor. İlginç olan şu, eğer bir tarlanız varsa ve yetiştirdiğiniz tahılları fabrikalara satacaksanız, bu şeyi tarlanıza püskürtmelerine izin vermek zorundasınız. Şimdi bir bakalım. California'da yaşıyoruz, burada asla ne olmaz? Yağmur yağmaz derler. Pekala böyle bir tarlaya yağmur yağınca ne olur? Suya ne olur? Suya bulaşır.

“18:01- 19:00” -- Burada gördüğünüz bu kahverengi şeyler erir, nehirlere karışır, kirletir, Ogallala Suvereninin dibine çöker, daha büyük nehirlere karışır, okyanusa akar. Suyu bu yüzden filtreden geçirmemiz gerekiyor. Biliyorum, çok sinir bozucu. Ağır metal nedir, ilacın ne işi var, suyuma nasıl karıştı? Öylesine meydana gelmiş olamaz, o yüzden bu konuya girdim. Filtreye bu yüzden ihtiyacımız var. Neyse. “Tapped” isimli harika bir film var. 2030 yılında dünya nüfusunun üçte ikisi nin yeterince içme suyu olmayacak. Eğer buna devam edersek ölecekler. Ama bu hafta 9000 litre su tasarrufu yapabilir miyiz?

“19:01-20:00” -- Yapacağımız şey çok basit, sadece yarım kilo et yemekten vazgeçeceğiz. On hafta boyunca bunu her hafta yaparsak 90.000 litre su tasarrufu yapmış oluruz. Bunu yapabiliriz, tırmık kullanarak dünyayı değiştirebiliriz. Hükümetimiz şirketler tarafından satın alındı ve parası ödendi. Bu şirketler yeraltı kaynaklarımızdan günde 30 milyar galon su çıkarıyor. Suyu çıkarıp bize geri satıyorlar. Aslında o bizim yeraltındaki suyumuz. Tüm büyük su şirketlerinin sahibi Pepsi. CocaCola'nın da var. Yeraltından çıkardıkları suya para vermiyorlar. Peki nasıl denetleniyor, biliyor musunuz?

“20:01-21:00” -- Eyalet sınırlarının dışına çıkmadığı sürece hiç denetlenmiyor. Santi, Crystal Geyser veya Arrowhead suyu alıyorsunuz, eyalet sınırını geçmediği sürece federal hükümet “bana göre hava hoş” diyor. Mesela Arrowhead dağdaki kaynaktan çıkıyor, sonra nakletmek için içine bir kimyasal karıştırıyorlar, şişeleme tesisine gelince ilk kimyasalı çıkarmak için başka bir kimyasal karıştırıyorlar, sonra da şişeleyip dağdan gelen kaynak suyu diye satıyorlar. Ama öyle değil. İçine klor, florür, ağır metal karıştırmış olabilirler. Bu su zaten yerin altında hayvan dışkısı, antibiyotik vesaire ile karışmıştı, ayrıca lağım tesislerinden de belirli bir oranda su içme suyumuza karışıyor. Bu dünyanın şimdiye dek karşılaştığı en büyük ilaç kültürü ve hiç sağlıklı değil.

“21:01-22:00” -- Bu filmi seyretmenizi tavsiye ediyorum. Suyumuzu geri almanın zamanı geldi. Tek kullanımlık şişelere her yerde rastlamak mümkün, ayrıca gezegenimiz için çok kötüler. Küresel düşünmeye başlamanız lazım. Kullanıp atacağınız bir plastik şişeyi mutlaka geri dönüşüme göndermeniz gerek. Ben kullanmamanızı tavsiye ederim çünkü unutmayın bu dünyanın bir ahengi var. Gezegenin ve bedenimizin % 70'i su. Gezegen için kötü bir şey yaparsanız vücudunuz için de kötü bir şey yapmış olursunuz. Ayrıca bu plastik şişenin içinde kimyasallar var mı diye düşünüyorsanız, evet hem gezegenimiz hem de bedenimiz için kötü kimyasallar var. Çok ahenkli değil mi?

“22:01: 23:00” -- Şu hale bir bakın. Yılda 17 milyon varil petrol. Arabalara nereden yakıt buluruz? Plastik şişe üretmemek yeterli. Bu cam şişeler hem kullanılabilir hem de amacımıza uygun. Paslanmaz çelik ve cam harika kaplar. Bu şişeyi herhalde 3 yıldır kullanıyorum. Daha ne kadar kullanırım bilmiyorum. Hehalde daha uzun bir süre. Suyu saklamak için hangi tip şişe en iyisi? Cam kesinlikle en iyisi. Bazı seramik türler de iyi ama üstündeki cilanın bileşenlerine dikkat etmelisiniz. Alüminyum bir yere kadar kabul edilebilir ama bazı toksik bileşenleri suyun içine verebilir. En kötüsü plastik. Plastik şişenin dibine baktığınızda 2, 4, 5 gibi rakamlar göreceksiniz.

“23:01- 24:00” -- Bunlar bir miktar güvenli sayılabilir ama yine de vücudunuz için tehlikeli. En kötüsü şu ezilen ince plastik şişeler. %30 daha az plastik kullanıldığını söylüyorlar. Evet ama hala sıcakken içine su dolduruyorlar, bu yüzden toksik bileşenleri içine veriyor. Benim en beğendiklerim cam ve gıdaya uygun paslanmaz çelik. Ucuz paslanmaz çelik suya nikel salabilir. FDA bu gibi sorunlarla ilgilenmiyor. Onlar Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi değil, Sahtekarlık ve Yanıltma Dairesi. BPA içeren ambalajlarla ilgilenmiyorlar. “Dissappearing Mail” isimli bir video var. Bu hormonları etkiliyor. Bu yüzden her yerde tüp bebek klinikleri var. Bunlar çok tehlikeli.

“24:01: 25:00” -- Şişe su sanayi hiç denetlenmez ve zehirli ürün sunar. Musluk suyu en çok denetlenen sudur. Ayda 300 kez test edilir. Ama neyi test ederler? Bu suyun içinde bazı kimyasalların bulunmasını kabul ediyorlar. Doğrusu bazı kimyasalları ekliyorlar. Florürlü su diye bir şey duydunuz mu? Alkali suya bir bakalım. Kangen'i duyan var mı? 4000 dolar ödediğiniz 800 dolarlık bir cihaz. Mantıklı değil, biliyorum. Tamam, alkali su çok çok iyi bir şeydir. Alkali gıdalar çok daha iyidir. Asidik gıdalar onlar kadar iyi değildir.

“25:01- 26:00” -- Alkali temelli bir sisteminiz varsa daha az hastalanırsınız. Daha asidik temelli sistemde daha fazla hastalık oluşur Yani çok basit. 7.5 değerin üstündeki her su aslında sağlıklıdır. Çoğu musluk suyuna, bu pH seviyesini yükseltmek için mineral içerikli hidrojen eklenmiştir. Aslında sizin sağlığınızı korumak için değil, borular açısından daha iyi olduğu için bunu eklerler. Ben vücudumdaki boruları seviyorum, suyu seviyorum. Ters ozmos da bir başka filtreleme sistemidir. Çoğu kişi bunu kullanıyor ama her 3 litre suda 2 litre atık su harcarsınız. Yani büyük miktarda suyu kaybetmiş olursunuz. Unutmayın günlük hayatımızda yaptığımız her şeyde gezegenimizi düşünmek zorundayız. Bu sistem sizin için iyi değil.

Ekrandaki yazı:

Ters Ozmos
American Medical Association
  • ters ozmosun cıva ve alüminyum gibi tehlikeli ağır metalleri YOĞUNLAŞTIRDIĞI kefedildi
  • cıva ve alüminyum ağır nörolojik bozukluklarla ilişkilendirildi
  • hemen her şehir suyu işlemden geçirilirken alüminyu bileşenlerini kullanır
  • çoğu alışveriş merkezindeki otomatlar ve bazı sucular musluktan akan şehir suyunu ters ozmostan geçirir

“26:01- 27:00” -- Amerikan Tıp Derneği bile bu şekilde açıklıyor. Bilirsiniz bunların sağlık için yaptıkları şeyler bizi geri götürüyor, onlara Amerikan Cinayet Derneği diyebiliriz. Bu adamlar toksik kimyasalları kullanarak fizyolojiyi değiştirmeye çalışıyor. Ama bu sefer onlar bile doğruyu söylemiş. Bu kimyasallar Amerika'da en başta gelen ölüm nedeni olarak açıklandı. Ters ozmos, cıva, alüminyum içerir. Nörolojik bozukluklarla ilişkili ağır metalleri toplar. Yani bazı kötü şeyleri filtre etse bile, eğer çok doğru çalışmazsa daha kötü sonuçlar doğurur. Florürlü suyla ilgili çalışmalara bakarsak, 1930'larda ve 40'larda Alcoa Alluminium tarafından yapıldığını görürüz.

Ekrandaki yazı:
Florür

  • kaynatmak florürü yoğunlaştırır
  • alüminyum ve gübre sanayinin yan ürünüdür
  • çıkarılan fosfat fosforik aside (soda) ve fosfatlara (gübre) dönüştürülür
  • sığırı öldürdü

Florürün zararları

  1. kemiklere zarar verir
  2. kireçlenmeye sebep olur
  3. kanser riskini arttırır
  4. genetik hasara yol açar
  5. tiroide zarar verir
  6. sinir sistemi fonksiyonlarını bozar


Florür toksik bir bileşendir. Bu hangi beynin ürünü bilmiyorum ama şunu bir dinleyin.

“27:01-28:00” -- Toksik bir maddenin, dozu kontrol edilmeden insanlara toplu olarak verilmesi. Toplu olarak veriliyor o yüzden dozunu kontrol edemezsiniz. Yapmanız gereken tek şey bir diş macunu tüpünün üstüne bakmak. Bu diş macunundaki florürden bir bezelye tanesi büyüklüğünde yutarsanız hemen bir zehirlenme kontrol merkezini aramanızı yazıyor. 250 ml'lik bir bardağın içinde bu kadar florür var. Bunu üretmek büyük aptallık. Kemikleri zayıflattığını biliyoruz. Osteoporoz toplumumuzda bir sorun haline geldi mi? Kesinlikle. Nörolojik hasar verdiğini biliyoruz, aluminyum ve gübre sanayinin bir yan ürünü, bu yüzden bu konuda mutlaka bir şey yapmaları gerek. Ambalajın üstünde yutulması toksiktir yazıyor. Suya katmak oluyor mu o zaman? Bunları anlatıyorum çünkü suyun ne kadar iyi olduğuna bakıyorum.

“28:01-29:00” -- Sonra EPA'ya baktım, Çevre Koruma Ajansı. Birliğin hükümete gönderdiği mektupta, florürlü su verilmesi güvenliği olmayan bir çalışma ortamı yaratıyor diye yazıyor. Bunlar hükümetimizin mühendisleri ve bilim insanları. "Aman Tanrım güvenli bir iş ortamı istiyorum bunu bana verme" demişler. Florürlü suyun içilmesine karşı olduklarını söylüyorlar. Bilimsel literatür buna kökten karşı. Toksik tehlike, böbrek yetmezliği, kanser... Kanser toplumumuzda sık görülüyor mu? Evet, nüfusun %50'sinde var. Üreme bozukluğu etkilerinden bahsedilmiş. Her yerde tüp bebek klinikleri var değil mi? Nörotoksik, diş florzisi... yani gerçekten kötü. Ben size 9 sayfalık evraktan parçalar okuyorum. Eğlence olsun diye yapıyorum.

“29:01-30:00” -- Columbia'da 1 litre musluk suyu su içenler, günde 0.01 kg florür alıyor ve bu, uygun görülen miktarın tam 100 katı. Bu sonuçlara dayanarak Birlik şikayette bullundu ve EPA'nın çalışanlarına florürsüz su sağlamasını istedi. Bunu değiştirmemiz lazım. Bunu nasıl filtreleyeceğiz? Arazideysek bezle eleyeceğiz. Karbon ve kum, karbon müthiş bir şey çünkü toksik bileşenleri tutuyor. Mineraller de ağır metallere tutunabilir, seramik Doulton filtreleri en iyisi. İşte burada.

“30:01- 31:00” -- En sevdiğim filtre bu. Pahalı olmayan bir filtre isteriz. Ben bekar bir anne ve üç kızkardeşle büyüdüm.

Ekrandaki yazı:

Serbest gümüş iyonlarının mikro organizmalar üzerinde çok düşük miktarlarda bile olsa toksik etkisi bulunur. Fungusit, bakteriyel ve algesit etkisi vardır. Tıbbi araştırmalar, gümüş iyonlarının, mikroorganizmaların nefes almasını sağlayan enzimleri etkisiz hale getiren bir katalizör olduğunu gösterir.

Doulton, jeolojik göllerin tabanında milyonlarca yıl önce birikmiş kizel algından (tek hücreli alg), sadece kizelgur veya diyatomlu toprak çıkarır.

Doulton hindistan cevizi kabuğu kullanır. Tutunma etkisi sebebiyle, organik ve sağlığı tehdit eden kimyasallara karşı suyu işlemede aktif karbon kullanılır.


İdareli bir şey istiyorsak, bu filtre binlerce litre temiz su çıkarır, yani bir litrede 12 centten az eder. Ayrıca hazır olduğunu haber verir. Bu seramik filtre iki aşamalıdır, seramik filtre fosilleşmiş algden yapılmıştır, bu yüzden çok minik delikleri bulunur ve bunlar filtrelediğiniz maddeler sebebiyle tıkanır. Bu yüzden bu kile gümüş emdirmişler. Koloidal gümüşün antibakteriyel etkisi var.

“31:01-32:00” -- Ayrıca sudaki kloru ve florürü temizleyen ikinci bir filtresi daha var. Yani bu filtre her işi görüyor. Ben bunu hortum bağlayıp kurdum. Bunu teknemde kullanıyorum. Bağlayın, su doldurun çalışsın. Kil bulunan bu filtrenin içinde hindistan cevizi kabuklarından bir filtre daha var. Hindistan cevizi kabuğu, toksinleri arındıran aktif karbon görevi görür. Size buraya gelen bazı insanları göstermek istiyorum. 53 yaşında ayakta dik duran bir erkeğe bakıyoruz. Hiç canının acımadığını söyledi. Ona, "vücudunun aslı bu şekilde değil" diyemedim. Sağ tarafı, sol tarafı, şunlar da kalbine giden sinirler. Sizce kalp ritmi bozukluğu var mıydı? Kesinlikle. Yüksek tansiyonu var mıydı? Kesinlikle.

“32:01-33:00” -- Bu adamda aklınıza gelebilecek her belirti vardı. Yeterince su içiyor musun, diye sorduğumda, insanların yüzde doksanı, hayır, diyor. Daha fazla su içmem gerektiğini biliyorum, diyorlar. Bu adam da içmiyordu. 30 gün sonra tansiyon ilaçlarından kurtuldu, 90 gün sonra işte bu hale geldi. Hala bir takım sıkıntılar çekiyor ama ilaçlarından tamamen kurtuldu ve artık günde 2 litre su içiyor. Bu daha mantıklı değil mi? İşte vücudunuzun ihtiyaç duydukları.

Ekrandaki yazı:

Sağlıklı olmanın ve sağlıklı kalmanın yolları

Düzgün bir sinir sistemi- subluksasyon testinizi yaptırın
Düzenli egzersiz (her gün)
Doğru beslenme (B-3, C vit)
Yeterli miktarda uyku (her gece)
Dua ve meditasyon

Öncelikle suyunuzun filtrelenmesi gerekiyor. Başlangıç için musluk suyu herhalde en iyisi. Aslında en iyisi kaynak suyu, o yüzden gidip bir kaynak bulun. İkinci en iyi, toksinleri ve zehirleri arıtacak seramik bir filtre kullanacağınız musluk suyu.

“33:01- 34:00” -- Ayrıca mutlaka sinir sisteminize baktırmalısınız çünkü her şeyi sinirler kontrol eder. Sisteminize dotoks yapmak için mutlaka düzenli egzersiz yapmalısınız, aynı zamanda gezegen için de iyi. Doğru beslenme. Hayvan üretimiyle ilgili ne biliyoruz? Yiyemezsiniz. Et bağımlısıysanız bile olmaz. Tavuk gezegendeki en toksik hayvanlardan biri. Kırmızı et kesinlikle zehir. Domuzu unutun gitsin, o gıda bile değil. Bunu yapmayın, et diyetinizin bir parçası olmasın. Gezegenle uyum içinde yaşayamaz ve su tasarrufu yapamazsınız. Yaşam tarzınızı değiştirip, sebze temelli bir diyete geçmelisiniz. Yeterli miktarda dinlenme, kesinlikle gerekli. Her gece derin uykuya dalmalısınız. Tv karşısında uyuyorsanız sonunda yüksek tansiyonunuz, diyabetiniz ve kronik hastalıklarınız olur. Eğer doğru şekilde uyumazsanız daha erken ölürsünüz. Dua ve meditasyon suyun yapısını nasıl değiştirir?

“34:01- 35:00” -- Nasıl bilmiyoruz ama değiştirdiğinizi biliyoruz. Ve su da siseminizdeki fizyolojiyi değiştirir. Bu hastadan mutlaka bahsetmem gerekiyordu, çünkü çok eğlenceli. Unutmayın Karanlık Çağlarda yaşıyoruz. 66 yaşındaki hastanın skolyozu 5 derece azaldı ve bu kadın üst kata çıkmak için sandalye kullanıyordu, yürüyemiyordu, hiçbir şey yapamıyordu. Bu filmleri ortopedistine götürdü ve doktoru ona şöyle söyledi: “Evet iyileşmiş ama iyileşemezsiniz o yüzden daha kötü olacaksınız". Ben de “Lütfen doktorun ne dediğini daha yavaş tekrar eder misiniz? Belki de kulaklarım iyi duymuyordur,” dedim. Bu doktor aldığı eğitime göre böyle bir hastaya ilaç verir, bir ağrı kesici bir anti-enflamatuar verir. Hasta mutlu mudur mutsuz mu? Antidepresan verir.

“35:01- 36:00” -- Dokuz ilaç verilmiş hastaya. Ve bu dokuz ilaçtan hiçbiri hastanın disklerinin onarılmasını sağlamıyor, metabolizmasını iyileştirmiyor, sağlık vermyor. Verseydi o ilaçları ben de alırdım. İçtiği suyu arttırdık, egzersizlerini arttırdık, şimdi mutlu sağlıklı her şey yolunda. Böylesi daha mantıklı değil mi? Bence öyle. Biz bunu yapıyoruz. Bizim kliniğimizde muayene olmak biraz pahalıdır ama yazları ve kışları hariç. 20 dolara röntgen çektirir, fiziksel muayene olur, ilaç analizi yaptırır, her türlü muayene edilirsiniz. Çünkü bize ülkenin her yanından hastalar geliyor. Modesto'dan bir çift geldi, 5 saat kuzeyde bir yer.

“36:01 -35:44” -- Fibromiyalji hastasıydı, tedavi edilemez hastalıkları vardı. Bazı tedaviler uyguladık ve kuzeydeki bir kayropraktiste gönderdik. Kurslara başlayacağız ve insanlara tekniklerimizi göstereceğiz. Ve bunu doktorların görebilmesi için internette yayınlayacağız. Böylece Almanya'daki hastalarımız da oradan öğrenebilirler ve skolyozu düzeltebilirler, hastalıkları tersine çevirebilirler, yüksek tansiyonu tedavi edebilirler, kanserli tümörleri tersine çevirebilirler. Haftaya evinizdeki gizli tehlikelerden bahsedeceğiz. Buraya geldiğiniz için çok teşekkür ederim.



Not: Doktorun bahsettiği filtreden Türkiye'de bulamadım ama aynı özelliklere sahip bir filtreyi evin ana girişine hemen bağlatıyorum. Unutmayın ters ozmos yapmayacak, kloru ve florürü arındıracak. ┉🔲


2 yorum:

İsimsiz yorum yapmak istiyorsanız lütfen "yorumlama biçimi" kutucuğunun içinden en altta yer alan "anonim"i seçiniz. Bunu yapmazsanız bir kullanıcı hesabıyla yorum yapmanız istenecek. Hesabınız yoksa yazdığınız yorum gözükmeyecek.