Doğa her şeyi görür, kaydeder ve bir gün hesap sorar veya şahitlik eder... Acaba atalarımızın söylediği boş laf olmayabilir mi? Ağaçların, karın, hatta havanın da kaydettiğine ve tanıklık ettiğine dair bilimsel buluşları da aktarabilme dileğiyle, sizlerle bu haberi paylaşıyorum:
Bilim
insanları suyun bilgiyi depolayabileceğini ve aktarabileceğini
söylüyor
Polar
Araştırmaları Enstitüsü'den (Almanya) Boris Koch bir grup başka
bilim insanıyla birlikte moleküler seviyedeki suyun, içinde bulunmuş olan tüm organik yaşam biçimlerinin bir "kaydını"
tuttuğunu keşfetti. Bu keşif, her bir molekülün yapısını
kesin olarak deşifre edebilen güçlü bir spektometrenin yardımıyla
yapıldı.
Suyun
içinde organik moleküller bulan bilim insanları, bunların hangi
yaşayan organizmalara ait olduğunu ve suyun içinde hangi süre ile
bulunduğunu saptayabildi. Her bir molekülün atomik yapısı, hangi
türe ait olduğunun saptanmasını sağlayabiliyor. Suyun içinde
böyle pekçok "yaşam izi" bulunduğundan, "suyun
moleküler hafızası" ismini verdiler.
Şaşırtıcı
olan şu ki, organik maddenin suyun içinde hızla ve tamamen suya,
karbondioksite ve diğer gazlara dönüşmesi gerekiyordu. Ama
çalışmalar başka bir resmi ortaya koydu. Suyun içinde muhafaza
edilmiş olan organik moleküller bilim insanları için hala bir
muamma, ki bu da bulmaları gereken şeyin ne olduğunu açıklıyor.
Suyun
bir "hafızası" olduğu gerçeği uzun süredir
biliniyordu. Bu etki, sonunda ilaçtan geriye tek bir molekül
kalmayacak ama istenen terapötik (iyileştirici) etkiyi sağlamaya
devam edecek şekilde, çok küçük dozlardaki bir ilacı suda veya
tuzlu suda çözündürmeye dayalı olan homeopatide kullanılıyor.
Homeopati sayesinde ilacın dozu önemli ölçüde azaltılabiliyor
ve böylelikle yan etkilerinden kurtulunabiliyor.
Peki,
su neden içinde çözünen ilacın sonsuz küçük dozlarını
barındırıyor? Son zamanlarda yapılan çalışmalar, suyun
moleküler yapısının kristalin tersine, herhangi bir dış etkenle
kolaylıkla değiştirilebileceğini gösterdi. Su molekülleri
arasında hidrojen bağları kolaylıkla kuruluyor, bunlar
aracılığıyla su bir tür "konglomerat" (kümeleşme)
veya moleküler yapı geliştiriyor.
Bu makalenin konusu olan keşifte son
teknoloji kullanılarak su, tüm kirletenlerden temizlendi. Moleküler
yapısı incelendiğinde suyun, yalnızca %3'lük kısmının herhangi başka
bir şeyle bağlantısı olmadan ayrı duran H2O moleküllerinden, %80'inin ise geometrik şekilleri andıran çok büyük
süper moleküllerden oluştuğu ortaya çıktı. Her süper molekül
57 adet su molekülünden meydana geliyordu. Her 16 süper molekül,
buz parçalarına benzer kümeleri oluşturuyordu. Bu kümeler, suyun
temel öğesidir. İşin en ilginç yanı, bu kümelerin hayli
sabit durmaları ve kaynama noktasında bile dağılmamaları. Bu
sebeple, birbirleriyle ilişki kurmuyor ve bağımsız birimler
olarak duruyorlar.
Saf
sudaki kümeler karmaşık bir halde bulunuyor, kirletenlerse belirli
bir şekilde kümeleşmeleri düzenliyor. Suda başka moleküller
bulunduğu zaman, kümeler çeşitli şekilllerde etrafına
yerleşiyor ve aralarındaki çekme ve itme etkisine bağlı olarak
tüm diğer kümeleri etkiliyor. Böylelikle kümeler; sudaki etkileşime bilgi getiren bir yapı olan, geniş ve karmaşık
desenleri meydana getiriyor. Sudaki ilacı tamamıyla alsak bile, ilk
yapısını korumasının sebebi bu.
Bilim
insanları, suyun programlanabilir bir depolama aracı olduğu
gerçeğine olumlu yaklaşıyor. Kümelerdeki moleküller çeşitli
yapılarda bağlanabildiği için, her türlü bilgiyi
depolayabiliyor. Yapılan deneyler, üzerindeki etkiye bağlı olarak
moleküllerin düzenlenişinin çok kolay ve çabuk değiştiğini
gösterdi. En ilginç yanı ise, tek bir kümenin yapısı
değiştiğinde, buna bağlı olarak tüm diğerlerinin de değişmesi.
Bilgi neredeyse anında iletiliyor.
Bunun
ardından ABD'li bilim insanları kümelerin; dört yüzlü, altı
yüzlü, sekizyüzlü, on iki yüzlü, yirmi yüzlü gibi "Platonik
cisimler" şeklinde yapılandıklarını buldu. Molekülleri
daima doğru geometrik şekle sahip olduğundan suyun sıvı kristal
olduğunu söylemek mümkün.
Yapılan
deneyler aynı zamanda, eğer etki mevcut hacimdeki suyun yapısını
değiştirmeye yetmiyorsa, moleküllerin 30-40 dakika sonra ilk
durumlarına geri döndüğünü gösterdi.
Bu
yüzden su içtiğimizde, içerdiği tüm bilgiyi vücudumuza
yüklüyor. İşte bu sebeple hangi suyu içtiğinizi ve beraberinde
ne getirdiğini bir düşünün...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
İsimsiz yorum yapmak istiyorsanız lütfen "yorumlama biçimi" kutucuğunun içinden en altta yer alan "anonim"i seçiniz. Bunu yapmazsanız bir kullanıcı hesabıyla yorum yapmanız istenecek. Hesabınız yoksa yazdığınız yorum gözükmeyecek.