Bebekler
genellikle yardıma muhtaç görünür ama aslında çok şaşırtıcı
şeyler yapabiliyorlar! İşte 3 yaş altı çocukların sahip olduğu
"süper güçler"
1.
Su içgüdüsü
Herkes, beyni hayatta kalmaya
yetecek kadar gelişmediği müddetçe aksamadan çalışacak olan
bir dizi içgüdü ile birlikte doğar. Bu içgüdülerden biri,
foklarda ve su altında yaşayan diğer hayvanlarda da bulunan "dalış
refleksidir". Şu şekilde çalışır: 6 aylıktan küçük bir
bebek suya daldırıldığında refleksle nefesini tutar. Bu sırada
kalp kasının kasılmaları yavaşlayarak oksijeni tutar ve kan,
hayati organlara, kalbe ve beyne pompalanır. Bu refleks sayesinde
bebekler ciddi bir tehlike yaşamadan suyun altında yetişkinlerden
çok daha uzun süre kalabilir.
2.
Eğitilebilirlik
Çocuklar hayret edici bir hızla
öğrenirler. Her yeni tecrübe, beyindeki nöronlar arasında güçlü
bağlar oluşturur. Çocuk 3 yaşına geldiğinde, bu bağlantılar
yaklaşık 1,000 trilyon adedi bulur. Bu sayı, yetişkinlerdekinin
iki katıdır. 11 yaşından itibaren beyin fazlalık yapan
bağlantılardan kurtulmaya ve öğrenme yeteneği azalmaya
başlar.
3.
Kuantum sezisi
Gerçeklik algısı deneyimlerimiz,
temel parçacıkların davranışını denetleyen quantum mekaniğini
anlamada önemli bir engeldir. Mesela, kuantum mekaniğine göre,
foton veya elektron gibi bir parçacık "ne orada ne de burada",
aynı anda her iki yerde birden ve ikisinin ortasındadır. Büyük
bir parçacık grubu söz konusu olduğunda, bu "belirsizlik"
kaybolur ve nesnenin belirli bir yeri olur. Ama bunları söylemek
anlamaktan daha kolay: Bu kanunu anlama sezisi, bırakın herhangi
bir yetişkini, Einstein'da bile yoktu.
Bebekler, gerçeklik algısına
henüz alışkın değildir; bu da onların kuantum mekaniğini
sezisel olarak anlamalarını sağlar. Bebekler 3 aylıkken henüz
"nesnelerin kalıcı adresleri", yani bir nesnenin belirli
bir zamanda yalnızca bir yerde olabileceği mantığına sahip
değildir. Oyunlardan (mesela ce-ee oyunu) edinilen deneyimler
bebeklerin şaşırtıcı bir seziyle, nesnelerin aynı anda herhangi
bir yerde olabileceğini varsaydıklarını gösteriyor.
4.
Ritim duygusu
Tüm bebekler bir ritim duygusuyla
doğarlar. Bu teori 2009'da şu deneyle kanıtlandı: 2-3 günlük
bebekler başlarına bağlanan elektrotlarla davul ritimleri
dinlediler. Araştırmacıların ritmi bozduğu deneylerde bebeklerin
beyinleri, takip edecek sesi "önceden bildiğini"
gösterdi. Bilim insanları ritim duygusu sayesinde bebeklerin,
ebeveynlerinin konuşma tonunu anladıklarına ve kelimeleri
bilmeden anlamlarını yakalayabildiklerine inanıyor. Ayrıca bu
sayede çocuklar anadilleriyle diğerleri arasındaki farkı da
anlayabiliyor.
5.
Sevimlilik
Evet, sevimli olmak ve bu sayede
yetişkinlerde olumlu duygular uyandırmak da sadece küçük
çocukların sahip olduğu bir yetenek. Bilim insanları, bebekler
sevimli olmasaydı yetişkinlerin onları acınası, çaresiz, aptal
ve sevilemeyecek kadar sıkıcı bulacaklarına inanıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
İsimsiz yorum yapmak istiyorsanız lütfen "yorumlama biçimi" kutucuğunun içinden en altta yer alan "anonim"i seçiniz. Bunu yapmazsanız bir kullanıcı hesabıyla yorum yapmanız istenecek. Hesabınız yoksa yazdığınız yorum gözükmeyecek.