Zihinler arası iletişim artık teknoloji sayesinde mümkün görünüyor. Üniversitelerin sonuçlarını açıkladığı deneyler, aralarında binlerce kilometre bulunan zihinlerin iletişim kurabileceğini gösteriyor. Yardımla telepati denebilir. Bu teknolojiyi kullanabilen kişi, çok uzaklarda veya hiç görmediği yerlerde yaşananları veya ortamı başka birinin gönderdiği beyin sinyalleri aracılığıyla algılayabilir, anlatabilir, yorumlayabilir, ona göre tepki verebilir, önlem alabilir ve etrafındakileri şaşırtabilir. Teknolojiden haberdar olmayanlar, üstün özelliklere sahip biri olduğunu düşünebilir; ona, türlü vasıflar yakıştırabilir.
Teknoloji almış başını gidiyor. Dünyaya hakim olacak, dünyayı yönetecek olan bu teknolojiye sahip olanlar. Kendini kadere teslim ettiğini zannedenlerse malesef, akıl sır erdiremedikleri bu yüksek teknolojilere ve onu elinde bulunduranlara teslim oluyor. Sızlanmayı bırakıp anlatıyorum.
Bir beyinden diğerine sinyal göndermeyi sağlayan deneysel bir sistem sayesinde bir araştırmacı, meslektaşının elini uzaktan oynatabildi. Bu yapılan, beyinleri birbirine bağlamanın müdahalesiz yöntemini gösteren ilk çalışma. Harvard'daki araştırmacılar, insan beyni ile hayvan beynini birbirine bağladıklarını duyurduktan birkaç ay sonra açıklandı. Bu türden ilk deney daha önce farelere uygulanmış ve Şubat ayında açıklanmıştı. Washington Üniversitesi'ndeki araştırma ekibinden Dr. Andrea Stocco, "İnternet şimdiye dek bilgisayarları birbirine bağladı. Artık beyinleri de birbirine bağlayabilecek. Bu deneyin asıl hedefi, bilgiyi bir beyinden diğerine doğrudan aktarmak," diyor.
Deneyi şu şekilde yapmışlar: Dr. Stocco ile birlikte çalışan araştırmacı Rajesh Rao, beynin belirli bölgelerindeki elektrik aktivitesini kaydeden elektroensefalografik bir başlık takarak laboratuvardaki yerini almış. EEG sinyalleri, Dr. Stocco'nun laboratuvarındaki Skype aracılığıyla yerleşkedeki başka bir yere gönderilmiş. Meslektaşını görmüyor, duymuyor, sadece beyinde uzuvların hareketini kontrol eden bölüm olan motor korteksin üzerine yerleştirilmiş, transkraniyal manyetik stimulasyon cihazı (veya TMS) takıyormuş. Rao bir bilgisayar oyununa bakıp klavyedeki bir tuşa işaret parmağıyla basmayı düşündüğünde sinyaller Stocco'nun beynine iletilmiş ve işaret parmağını tuşa basmaya zorlamış.
Bu istem dışı hareketini "tik gibiydi" diyerek tarif ediyor. Rao, "Düşündüğüm hareketin bir başka beyin tarafından gerçek bir harekete dönüştürüldüğünü görmek hem şaşırtıcı hem de tuhaftı," diyor. "Benim beynimden onunkine, tek yönlü bir bilgi akışıydı. Bundan sonraki adım, iki beyin arasında daha eşit bir iletişim sağlamak."
Telepatik fareler
Bundan başka deneyler de açıklandı. ABD'ki nörobilimciler, iki farenin beyinlerini birbirine kabolalarla bağlayarak aralarında binlerce kilometre bulunmasına rağmen, birbirlerinin uyarıcılarını algılamasını sağladı. "Beyin başka bir vücuttan gelen sinyalleri işleyebilir mi?" Güney Carolina'daki Duke Üniversitesi'nden Miguel Nicolelis'in yanıt aradığı soru buydu.
"Scientific Reports" isimli dergide yayınlanan çalışmaya göre bu sorunun cevabı "evet". Daha önce beyinle bilgisayar arasında kurulan bağlantı çalışmalarıyla ismini duyuran Nicolelis, bu alışılmadık deneyin, türünün ilk örneği olduğunu iddia ediyor.
Deneyi şöyle anlatıyorlar: "Biri Kuzey Carolina diğeri Brezilya'da bulunan iki fareyle yapıldı. Her iki fare de, ödül olarak su içmek için, ampul yandığında bir kaldıraca basmak üzere eğitilmişti. Her iki hayvanın beynindeki motor kortekse, hareketleri denetleyen ve düzenleyen elektrotlar yerleştirildi. Farelerden biri verici veya "şifreleyici" rolündeydi. Bu fare kaldıraca basınca, beynindeki motor korteksten giden sinyaller, bir internet bağlantısıyla diğer fareye iletildi. İkinci fare veya 'şifre çözücü', hangisinin doğru olduğunu bilmemekle birlikte ışığın yandığını gördü. Su içmek için, uzaktaki 'ortağının' gönderdiği sinyallere göre hareket etmek zorundaydı. Deneylerin % 70'inde fare doğru kaldıraca bastı. Bu da diğer farenin beyin sinyallerini kabul edip yorumlamayı öğrendiğini gösteriyordu."
Araştırma ekibi, ümit verici benzer sonuçları duyusal uyaranlarla da aldı. Sözgelimi, şifre çözen fare, şifreleyici farenin bıyıklarıyla dar bir koridorun girişine dokunup dokunmadığını anlayabiliyordu. Ama çalışma farklı tepkilerle kaşılandı. California Üniversitesi'nde nörobilimci olan Ron Frosting, New York Times gazetesine, "Bunun büyüleyici bir yayın olduğunu düşünüyorum," dedi. Bu çalışmayla, iki zihin arasında doğrudan iletişimin "prensipte ispatlandığını" söyledi. Ama başka bir uzman, Pittsburgh Üniversitesi'nden Andrew Stewart, çalışmanın "basit" olduğuna inanıyor. Şifre çözücü farenin on deneyden yedisinde doğru kaldıraca bastığını söyleyen Dr. Stewart, sonuçların güvenirliğinden şüpheli.
Ben de düşünüyorum, acaba kimler nerelerde hangi amaçlarla bu teknolojiyi çoktan kullanmaya başladı bile?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
İsimsiz yorum yapmak istiyorsanız lütfen "yorumlama biçimi" kutucuğunun içinden en altta yer alan "anonim"i seçiniz. Bunu yapmazsanız bir kullanıcı hesabıyla yorum yapmanız istenecek. Hesabınız yoksa yazdığınız yorum gözükmeyecek.